Şehr-i Maraş’ın İslâm-Türk şehri sûretinin, Ulu Câmii
civarına heykeller dikilerek Frenk şehirlerine benzetildiğini, tarihî
şahsiyetinin yozlaştırıldığını ve heykelin dinimizce yasak olduğunu yüreğimden
kopan bir dille dâva ederken, bir başka heykel pespâyeliği ortaya çıktı ki,
Atatürkçüler görmesin ey azizan!
MARAŞ MARAŞ OLALI BÖYLE BİR PESPÂYELİĞE MÂRUZ KALMAMIŞTIR
Şehrin
Çamlık Mesire girişine, Maraş-Fransız Harbi’ne katılan Müdafaa-yı Hukuk Cemiyet
Reisi Arslan Bey (Toğuzata) ve bir kadın beş erkek kahramanın heykelleri
dikilmiş ki, Maraş Maraş olalı böyle bir pespâyeliğe ve çirkinliğe mâruz
kalmamıştır.
Heykelleri diktirenlerin, İslâm sanat kültüründen bihaber ve Müslümanca
bir medeniyet hamlesinden taviz veren ebleh bir Müslüman oldukları şeksiz
şüphesiz belli olmuştur. Çünkü İslâmların sahibi olduğu ve vatanlaştırdığı
şehre heykel dikilemeyeceği fetvasını çiğnemeleri ayrı bir cürüm, yaptırdıkları
heykelin, ilgili kahramanlara hiç mi hiç benzememesi, âdeta o kahramanların şân
ve şerefine, istiklâl ve kahramanlık liyakatine hakaret edercesine bir hamakat
ve fikirsizlik içinde olmaları daha ağır bir cürüm.
Nâçizane önceki yazılarımızda heykelin İslâmca yasak olduğunu ve
Müslüman ceddimiz bin yıldır darülislâm, yani şeriat mânasına gelen vatanlarına
heykel diktirmediklerini beyan etmiştik. Bu kez de işledikleri suçun esamisini
bilmeyen ahmak faillerin, Arslan Toğuzata heykeli ile Sanayi Kavşağı’na
diktikleri elinde çark bulunan “sanayi işçisi” heykelindeki garabeti dile
getireceğiz.
ARSLAN TOĞUZATA’NIN BAŞI AÇIK VE
KAHRAMANLARIN BEDENİ ÇIPLAK
Arslan Bey, Amerikan “Hürriyet Kahramanları” ve Çin Kung Fu’ları gibi
bir kolu az yüksekte, diğer kolu az aşağıda ileriye doğru sert ve gergin bir
şekilde kondurulmuş. Başı açık ve şimdiki zaman insanının saçı gibi saçı
belirginleştirilmiş. Belden aşağısı kaideye gömülü olduğundan üst bedenine
Millî Mücadele dönemi kıyafetine benzemeyen bir kıyafet uydurulmuş.
Arslan Bey’in sağ ve sol tarafında duran iki sivil kahramanın da belden
yukarısı çıplak. Eski Roma köleleri gibi basbayağı çıplak. Çünkü kahramanların
göğüs kafesleri ve göğüsleri anadan üryan ortada. Üstüne üstlük başları da açık
ve saçları belirgin. Sima hatları ve mimikleriyle edaları Türk’e değil, öfkeli
bir şekilde isyan duruşu gösteren Roma “Spartaküs”lerine ve üst tarafı çıplak
Amerikan zenci kölelerin elinde kazma kürek hakkını arayan ezilmiş bir
“proleter” duruşuna benziyor.
GÖĞÜS KAFESLERİ VE MEMELERİ GÖRÜNEN ÇIPLAK HEYKELLER
Arslan Bey’in arkasında yer alan üç erkek heykelin de yine üst tarafları
çıplak, göğüs kafesleri ve göğüsleri ortada, başları açık ve saçları günümüzün
klasik saç modeline benzetilmiş. Duruşları diğerleri gibi mücahit gibi değil,
üst tarafları çıplak isyancı köleler gibi…
Bu üç erkeğin arasında bir de kadın kahraman var; şükür ki başını fessiz
bir örtüyle belli belirsiz kapatmaya çalışmışlar. Fakat kadının bedenin üst
tarafına ne giydirildiği belirgin değil. Elbisesiz bir intiba veriyor. Kadının
bedeni artisler gibi göğüsleri ve hatları gayet belirgin. Göğüs bölümünden
aşağıya doğru vücud inceliyor. Bilinir ki o devir kadınlarının, vücud hatlarını
belli edecek kıyafetleri asla olmaz. Başlarında da, hele de harbe katılan
kadınların başında fese benzer başlığın üstünden yazma veya başörtüsü bulunur.
MARAŞ MÜCAHİTLERİNİN BAŞINA KALPAK, BEDENLERİNE YELEK VEYA CEPKEN
GİYDİRMEYİ AKIL EDEMEMİŞLER
Dağdaki çoban kardeşimizin irfanı da bilir ki, yirminci asrın başlarında
ve İstiklâl Harbi zamanında Ağrı’dan İstanbul’a kadar Müslüman erkeklerin
sokakta başı açık değildir. Resmî bir vazifeli ise başında fes veya kalpak
bulunur. Alt tarafında şalvara benzer, şimdiki zaman pantolonundan az daha bol,
paçası düğmeli potur pantolon, üst tarafında ise mesleğine ve vazifesine göre
ceket, cepken, yelek, sıba ve benzeri kıyafet olur. Sivil Müslümanların başında
ehl-i kâmil bir yaşta ise takke veya küçük kavuk üstü agil bağlı olduğunu, umum
şehir insanının ise fes ve kalpak giydiğini kurtlar kuşlar bilir.
SANAYİ AVRUPASININ VE SOVYETLERİN SEMBOLÜ OLAN İŞÇİ HEYKELİ, MARAŞ’IN
ALÂMETİ OLABİLİR Mİ?
Var olan bütün heykellerin medeniyetimizin şerefi için ortadan
kaldırılmasını isteyen biri olarak, Sanayi Kavşağı’nda elinde çark bulunan işçi
heykelindeki garabet karşısında Müslüman idarecilerin mantalitesizliğine ve
görgüsüzlüğüne bir daha üzüldüm. Bu şehir, 19. yüzyıl sanayi asrını yaşayan
Avrupa mıdır ki sanayi işçisini temsil eden heykel dikilsin? Ne kadar ayıp, ne
ehven bir davranış. Sanayi Avrupa’sının ve eski Sovyetlerin, geçirdikleri
yüzyıllık bir zamanda “sosyo-ekonomik” açıdan güçlü ve ictimaî bir sınıf hâline
gelen sanayi işçisinin heykelini diktirmek Maraş için münasip midir. İşçi
heykeli Maraş’ın alâmeti olabilir mi?
ELİF, LÂM, HA, VAV, AYIN GİBİ KUR’ÂN HARFLERİ BİÇİMİNDE ÂBİDELER
YAPILMALIYDI
Bunun yerine Maraş-Fransız Harbi Şehitleri Âbidesi olmalıydı ki, şehre
giren herkes, kahramanlığıyla nam yapmış şehr-i Maraş’a geldiğini hissetsin.
Çünkü şehr-i Maraş Millî Mücadele’deki kahramanlığıyla tanınmış.
Heykel diktirmek, kökten yanlış ve şuursuzluk. Bu şehrin kimliğine denk
düşmeyen “işçi heykeli” heykeli yaptırmak da heykel yasağına uymamak fiili
kadar kafasızlık ve traji-komik bir davranıştır.
Maraş’a heykel dikilmemeliydi. Şehrin girişlerine ve heykel dikilen
yerlere Dulkadırli’den başlayarak Fransız Harbi’nin kahraman şahsiyetlerini
anlatan, hüsnü hat, tezhip ve ebru sanatıyla bezenmiş Elif, Lâm, Ha, Vav, Ayın,
Sad, Ta, Mim gibi Kur’an harfleri biçiminde âbideler yapılmalıydı.
ÂKİF’İN ÜSLÛBUYLA, DEĞMESİN ŞEHRİMİN BAĞRINA NÂMAHREM HEYKELLER
Heykel, yabancılaşmaktır. Avrupa’ya biraz daha benzemektir. Heykelin,
medeniyetini yetersiz gören müstağrib Müslüman aydın ve idarecilerin eliyle
şehirlerimize sokulması, Kemalist rejimin zulmünden daha fena, daha bir facia!
Bizim heykelimiz niye yok diyenler, tarihinden kaçanlardır. Heykel,
Avrupa’nın dinsiz sanat “tanrısı”dır. Heykeller, evimizin içinde nâmahrem
insanlar gibidir. Mehmet Âkif’in üslûbuyla “Değmesin şehrimin bağrına nâmahrem
heykeller.”
MÜSLÜMAN ÜLKESİNDE HEYKELLERİN ZİYARETÇİSİ OLMAZ
Müslüman ülkesinde heykellerin ziyaretçisi
olmaz. Mezar taşları, kitabeler ve âbideler önünde ellerimiz duaya kalkar ve
içimizi ulvi bir mâna sarar. Bir heykelin önünde aynı duygular ve inançlarımız
inşirah bulmaz.
Pespâye heykel faciası yaşanırken ve böylesine şenî bir cürüm işlenirken
haykırmayan bu şehrin gazetecileri, aydınları, akademisyenleri ve sanat
tarihçilerinin yüreği, yani Müslüman Türklüğü yanlarında değil miydi
acaba? Heykelin, muazzez medeniyetimize
hakaret olduğunu niçin dile getirmediler?
Şehr-i Maraş’ın, âl-i Osman’ın bir parçası ve bir İslâm-Türk şehri
olduğu hakkında düzinelerce sempozyumlarda konuşanlar, cilt cilt kitaplar
yazanlar ve neşredenler, heykeller dikilirken aynı cehd ve bilgiçliklerini niye
göstermediler?
Medeniyet kimliğine sahip çıkmayanın akıbeti Endülüs Müslümanları gibi
olur.
--------------------------------------------
İLÂVE YAZI:
ŞEHR-İ MARAŞ’TA “ANTİK YUNAN KAHRAMANLARININ KÜLTÜREL BAŞARILARI”NIN
ANLATILDIĞI TUHAF BİR SEMİNER
Hadise ve haber aynen şöyle: “KSÜ Dış İlişkiler Birimi tarafından
organize edilen, “New York Dünya Toplumları Sanat ve Kültür Merkezi”
akademisyenlerinden Dr. Kimble Humiston’un konuşmacı olarak davet edildiği
‘Dünya Toplumlarının Sanat ve Kültürlerine Genel Bir Bakış Semineri’ Orman
Fakültesi Konferans Salonu’nda yapıldı. Seminerde Dr. Humiston, ‘Antik Yunan
kahramanlarının kültürel başarıları’na temas etti. Truva ve 300 Spartalı
filmlerinden örnekler sundu. Semineri çok sayıda ve öğrenci ve öğretim elemanı
ilgiyle takip etti.”
Bazan bir tuhaf oluyor şu üniversiteler ve akademisyenler. Hele de
KSÜ’nün onca masrafla hiç de ihtiyaç değilken, elin Amerikalısının, “Antik
Yunan kahramanlarının kültürel başarılarını…” Maraşlı gençlere ve öğretim
elemanlarına anlatmak ve hiçbir şekilde eğitime ve irfanımıza faydası olmayan
bir konuda seminer vermek için getirilmesi hangi akla hizmettir, anlayan varsa
beri gelsin? Avam tabiriyle “her işi bitirdik de fıstıkî yeşil kaldı.” Allah,
akıl ve fikir versin. Heykel dikenleri kınarken, bir de bunlar çıktı. Son
zamanlarda iyice tuhaflaşmaya başladı bazı Müslüman idareci ve aydınlar...
http://www.habervaktim.com/yazar/marasta-heykel-pespayeligi-55196.html
http://www.habervaktim.com/yazar/marasta-heykel-pespayeligi-55196.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder